Kalıcı fiyat istikrarı için 2026 yılını görmemiz gerekiyor

TAKİP ET

CUMHURBAŞKANI Yardımcısı Cevdet Yılmaz, elektrik ve akaryakıtta yaşanan fiyat artışlarına işaret ederek temmuz ayında enflasyonun 'bir miktar yüksek olacağını Ağustos ayından sonra ciddi düşüşler beklediklerini ifade etti

Bunun ‘geçici bir yükseliş’ olacağını söyleyen Yılmaz, “Buna rağmen temmuzda beklentimiz düşük, 60’lı rakamlar. Bir sonraki ay düşük 50’li rakamlar, eylül enflasyonu açıklandığında ise 40’lı rakamları göreceğimizi tahmin ediyoruz. Şu anda gördüğümüz bu. Dolayısıyla dezenflasyon süreci bu yıl devam edecek. Bu da beklentilerde yine bir iyileşmeyi getirecek diye düşünüyoruz” dedi. ‘Kalıcı fiyat istikrarı’ şeklinde adlandırılan dönemin ise 2026’da yerleşeceğini belirten Yılmaz, “Sadece para politikasıyla değil, maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla desteklenmiş daha bütüncül bir programı hayata geçiriyoruz” diye konuştu.

‘ARZU ETTİĞİMİZ YERDE DEĞİLİZ’

Katıldığı bir televizyon programında konuşan Yılmaz özellikle konut, otomobil, gıda ve sanayi ürünlerinde belirli ölçüde bir kırılma yaşandığına dikkat çekti. “Hizmet sektörlerinde ve gıdada tam arzu ettiğimiz yerde değiliz. Bu konularda da yoğun bir şekilde çalışıyoruz” mesajını veren Yılmaz, “Yapısal reform, tarım politikalarımız çok önemli. Son dönemlerde bu konulara planlı tarım, hayvancılığa destek gibi farklı kanallarla arz yönlü olarak da bakıyoruz. Hizmet enflasyonu burada en yapışkan olanı. Dünyada da bizde de en yapışkan enflasyon hizmet enflasyonudur. Onunla ilgili de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İnanıyoruz ki, gelecek yıl 10’lu rakamları göreceğiz. Yani 10’la 20 arası diyelim” ifadelerine yer verdi.

Yılmaz, en düşük emekli aylığının 10 bin liradan 12 bin 500 liraya yükseltilmesine ilişkin sorular üzerine ise, bu artışın genel bütçeye yıllık etkisinin 60 milyar lira olduğunu söyledi.

‘REZERVLERDE CİDDİ ARTIŞ OLDU’

Ayrıca, cari açık anlamında OVP hedeflerinin ötesinde bir iyileşme yaşandığını ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:

“Bu ne getirdi? Dövize olan ihtiyacımızı azalttı. Dövize erişim imkânını ve maliyetini düşürdü. Türkiye bu anlamda da hakikaten çok önemli bir performans gösterdi. Bununla birlikte Merkez Bankamızın rezervlerinde çok ciddi bir artış oldu. Sadece son 4 ayda 90 milyar doların üstünde, tarihimizin en hızlı rezerv birikimi gerçekleşti. Hem brüt rezervlerde hem net rezervlerde muazzam bir artış oldu.”