Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Öncelik yerli üretim ve israfın önlenmesi

TAKİP ET

CUMHURBAŞKANI Yardımcısı Cevdet Yılmaz, önceki gün bir araya geldiği iş dünyasına hassasiyetlerinin yerli üretim ve israfın önlenmesi olduğunu söyledi.

Yurt içinde üretilen ürünleri tercih ettiğini belirten tüketicilerin oranının geçtiğimiz yıl yaklaşık 7 puan artarak yüzde 69.2’ye yükseldiğini, bu oranın daha da yükseklere çıkmasını arzu ettiklerini kaydeden Yılmaz, “12’nci Kalkınma Planı döneminde yeşil ve dijital dönüşümü odağına alan ve yerel kaynakları azami seviyede kullanan bir üretim yapısıyla ülkemizin en önemli üretim merkezlerinden biri olmasını hedefliyoruz. Bu, bir anlamda makro politikamızın da özünü oluşturuyor” diye konuştu.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından düzenlenen Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası’na katılan Yılmaz, sermaye akımları için de yılın ikinci yarısına işaret etti.

TÜRKİYE HAK ETTİĞİ PAYI ALACAK

Yılmaz, sermaye akımlarında olumlu bir seyir içinde olunduğunu belirterek, özellikle dünyada yılın ikinci yarısından itibaren başlayacak yeni para politikaları ve bunun gelişmekte olan ülkelere yönelik ortaya çıkaracağı sermaye akımlarından Türkiye’nin de hak ettiği payı alacağını söyledi. Yeni politikaların bazı şirketler ve faaliyetler için finans açısından bazı sorunlar doğurduğunun farkında olduklarını dile getiren Yılmaz, “Makro dengelerimiz açısından birtakım gelişmeler de sağlamak durumundayız. Bunu yaparken özellikle ihracatçılarımızı ve yatırımcılarımızı selektif politikalarla desteklemeye gayret ediyoruz” şeklinde konuştu.

Rifat Hisarcıklıoğlu

BEŞ MADDELİK TALEP LİSTESİ

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yaptığı konuşmada ekonomide bazı sıkıntılar yaşandığını ama enseyi karartmadıklarını ve mücadeleden vazgeçmediklerini belirterek, iş dünyasının taleplerini şöyle aktardı: “Reel sektör firmalarımız krediye erişimde büyük zorluklar yaşıyor. Büyümenin bereketi, her kesime yansısın istiyorsak, KOBİ’lerimize destek vermeli, uygun finansman imkânlarına ulaşmalarını sağlamalıyız. İkinci olarak, her geçen sene daha da karmaşık hale gelen, yatırım ve üretim yapmayı zorlaştıran vergi sistemini yeni baştan tasarlamalıyız. Üçüncüsü, OECD endeksinde, İskandinav ülkeleri dahil en katı işgücü piyasası bizde. Bundan da herkes muzdarip. İstihdamı cezalandıran değil, ödüllendiren bir yaklaşımla çalışma hayatına bakılmalı. Dördüncü olarak; yatırım izin süreçleri çok karmaşık. Üstelik yatırım sürecinde başına ne gelecek, hangi mevzuat değişiklikleriyle, hangi farklı bürokratik yaklaşımlarla karşılaşacak, yatırımcılarımız bunları bilmiyor, öngöremiyor. Beşincisi de, yatırımların önünü açabilmek üzere, yatırım yeri sorununu çözmeliyiz. Yine bu kapsamda iç anadolu-doğu akdeniz kuşağında yeni bir sanayi havzası planlanmalı. Yeni sanayi havzasıyla, bir taraftan Marmara’daki riski azaltabilir, aynı zamanda da yüksek teknolojili ve daha büyük katma değerli yatırımlar için Marmara’da alan açabiliriz.”